Antalya

Ait olduğu topraklara kazandırılan eserlerin hikayeleri Antalya’da anlatılıyor

Kültür Yolu Festivali’nde ziyaretçiyle buluşan ’Kaçış Yok’ sergisi, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde açıldı. Hafta boyunca ücretsiz gezilebilecek müzede; Perge Antik Kenti’nden kaçırılan Tetrarkh heykel başları, yasa dışı yollarla evlerinden koparılan Anadolu’da görev yapan askerlere 25 yıllık hizmetleri sonrası verilen Roma dönemi askeri diplomaları, Osmanlı dönemine ait hançerler, Orta Çağ mücevherleri, pişmiş toprak kapları gibi çok sayıda kültür varlığı ziyaretçiyle buluşuyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Kültür Yolu festivali kapsamında; kaçak kazılarla yurt dışına çıkarılan, yasa dışı yollarla evlerinden koparılan, uluslararası iş birliği ile iadesi sağlanan ve kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen kültür varlıkları “Kaçış Yok” adlı sergiyle, Antalya Müzesi’nde sergileniyor. 2-10 Kasım tarihleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilen müze, çok sayıda yerli ve yabancı vatandaşın uğrak yeri oldu. Eserlerin yanında topraklara kazandırılma öykülerinin de yer aldığı sergi, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin görkemli eserleriyle derin bir anlam kazanıyor.

“İsimsiz kahramanların elinden kaçış yok”

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı uzmanlarının yurt dışında ve Türkiye genelinde yaptığı incelemeler, takip ve araştırmaları sonucu sağlanan bilgi, belge ve deliller aracılığıyla iadesi sağlanan eserlerin oluşturduğu serginin konusu; kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi için yıllardır her koşulda mücadele veren isimsiz kahramanların Antalya’ya kazandırdıkları şeklinde belirtiliyor. Bakanlık tarafından oluşturulan, “Kaçış Yok sergisini neden izliyorsunuz?” sorusu yöneltilen broşürde; “Antalya, anaforlu Ksanthos Çayı’nın bulunduğu Lykia Uygarlığı’ndan Sarpedon’un, Perslere karşı bağımsızlık için can veren Lykia Beyi Perikle’nin, Millî mücadelede İngiliz ve Fransız gemilerini batıran kahraman Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker’in, efsanelerin, doğal güzelliklerin ve antik uygarlıkların mekânıdır. Sizler asırlık bir çınar gibi dimdik ayakta duran Antalya Müzesinde, üst bölümü kaçırıldıktan 30 yıl sonra evine dönen ’Perge Yorgun Herakles Heykeli’ ve İsviçre gümrüğünde yakalanıp 50 yıl sonra anavatanına geri getirilen ’Perge Herakles Lahdi’nin hikâyesi gibi Antalya’ya geri kazandırılan başka nice eserlerin öykülerini öğrenecek ve yıllardır sürdürülen bu çabanın, b mücadelenin tanığı olacaksınız. Bu vitrinlerde gördükleriniz kültür varlığı kaçakçılığı ile mücadele eden her bir neferin alın terinin eseridir. Sizleri de bu mücadeleye ortak olmaya davet ediyoruz. Bizlere bu gururu yaşatan ve kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi için gece gündüz çalışan isimsiz kahramanlara sonsuz teşekkürler. İsimsiz kahramanların elinden kaçış yok" ifadelerine yer verildi.

"Tetrarkh’ın hikayesi, bilim ve uluslararası iş birliğinin zaferini simgeliyor"

“Bütünün Parçaları: Tetrarkh Heykel Başları” eseriyle başlayan sergide, toplam 22 eser yer alıyor. Teatrarkh Heykel Başları, “Antalya’daki Perge Antik Kenti, yalnızca zengin bir tarih değil, aynı zamanda karanlık bir talan hikayesiyle de yüzleşti. 1970’li yıllardan itibaren kaçak kazılarla yağmalanan bu kadim kent, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu Prof. Dr. Jale İnan’ın önderliğinde kararlı bir mücadeleye sahne oldu. Ancak kaçırılan eserlerimizden biri olan Tetrarkh heykel başlarının, yıllar sonra heyecan verici hikayesi, bilim ve uluslararası işbirliğinin zaferini simgeliyor. Tetrarkh, Roma İmparatorluğu’nda dört imparator tarafından yönetilen dönemi temsil eden yöneticilere verilen isimdir. 2020 yılında yayınlanan bir makale, New York’taki Metropolitan Müzesi’nde sergilenen bu heykel başlarının, Perge Tiyatrosu’ndaki başsız imparator heykellerine ait olabileceğini ortaya koydu. Türk ve Alman bilim insanlarının titiz çalışmaları ve arşiv incelemeleri, bu başların Perge’den kaçırıldığını kesinleştirdi. Manhattan Bölge Savcılığı’nın hızlı müdahalesiyle eserlere el konuldu ve başlar yıllar sonra 2023 yılında ait oldukları gövdelerle Antalya’da birleştirildi. Bu birleşme, tarihin talanını geri döndürmek için verilen kararlı mücadelenin bir sembolüdür” şeklinde öykülendirildi.

Kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen eserler de sergide

Kolluk kuvvetlerinin operasyonlarıyla ele geçirilen kültür varlıkları kısmında ise 1959 yılında Antalya’da ele geçirilen Bizans İmparatorlarına ait altın sikkeler, 1960’lı yılların sonunda Korydalla Antik Kenti’nde bulunan "Sion Buluntuları" ve Serik’teki bir kaçak kazıda bulunan Apollon Heykeli, ziyaretçiyle buluşuyor. Kültür varlıklarının hikayesi ise şu şekilde aktarılıyor:

“Kültür varlığı kaçakçılığına karşı verilen mücadelede jandarma, emniyet ve gümrük muhafaza birimlerinin özverili çalışmaları sayesinde, pek çok kıymetli eser kaçakçıların ellerinden kurtarılarak müzelerimize kazandırıldı.1959 yılında Antalya’da ele geçirilen Bizans İmparatorlarına ait altın sikkeler ve 1960’lı yılların sonunda Korydalla Antik Kenti’nde bulunan ’Sion Buluntuları’ bu başarıların sadece birkaç örneği. Bu eserlerin bir kısmı burada sergilenirken, bir kısmı ne yazık ki yurt dışına kaçırılmış ve Washington D.C.’deki Dumbarton Oaks Müzesi’nde sergilenmektedir. Ancak, onları geri getirmek için çabalarımız sürüyor. Serik’teki bir kaçak kazıda bulunan Apollon Heykeli de büyüleyici detaylarıyla izleyicilerini geçmişle buluşturuyor. Hep birlikte, kültürel mirasımızı koruma mücadelesinde devletimizin tüm organlarıyla omuz omuza çalışıyoruz.”

“Merhaba güzel evim”

Kaçış Yok adlı etkinlikte sergilenen Rahip Büstü’nün öyküsü ise hafızalara kazınacak şekilde hazırlanmış. Eserin yanında yer alan öyküde şu ifadelere yer veriliyor:

“Ben, 1800 yıllık bir rahibim. Bronzdan döküldüm, zor zamanlar yaşadım, hatta yakılma ve eritilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldım. Ancak en büyük acım, yasa dışı yollarla yurdumdan koparılmak oldu. Başımda gördüğünüz büstler, atalarımın izlerini taşır. Saçlarım ve sakallarım, dönemin asker modasına uygun olarak özenle şekillendirildi, böylelikle kendi çağım hakkında size bilgi taşıyabildim. Yüzyıllar boyunca memleketimde kalmayı umarken, hain eller beni ait olduğum topraklardan kopardı. Ama iyiler kötüleri yendi ve sonunda evime kavuştum. Merhaba güzel evim.”

“Geriye kalan sikkelerin de ülkemize iade edilmesi için çalışmalar sürüyor”

“Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen, 1999 ve 2022 yıllarında ait olduğu topraklara geri dönen Elmalı Sikkeleri ise şöyle aktarılıyor:

“Elmalı Sikkeleri, Antik dönemde Attik-Delos Deniz Birliği için basılan değerli parçalardır. 1984 yılında Antalya Elmalı’da gerçekleştirilen kaçak kazılar sonucu 1900 adet sikkeden büyük bir kısmı yurt dışına kaçırıldı. Ancak, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın titiz çalışmaları sonucunda 1999 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nden 1674 sikkenin iadesi sağlandı. Massachusetts Mahkemesi, bu sikkelerin koşulsuz olarak Türkiye’ye ait olduğuna karar verdi. 2021 yılına gelindiğinde ise Sotheby’s Müzayede Evi’nde, Elmalı Sikkeleri grubuna ait olduğu düşünülen bazı sikkeler tespit edildi. 2022 yılında yapılan olumlu görüşmeler sonucunda 17 adet sikke ülkemize getirildi ve Antalya Müzesi’nde sergilenmeye başladı. Bu dosya, Türkiye’nin hiçbir kültür varlığından vazgeçmediğinin simgelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Geriye kalan sikkeler de tespit edilerek ülkemize iade edilmesi için çalışmalar sürüyor. Kaçış yok.”

Askeri diplomalar da öz yurduna döndü

Evlerinden koparılan eserler ait oldukları yere döndü levhalı kısımda ise yasadışı yollarla ülkeden kopartılan eserlerin öyküsünde ise şu ifadelere yer verildi:

“Bu vitrin, farklı dönem ve kültürlere ait eserleri bir araya getiriyor. Osmanlı dönemine ait hançerlerden Bizans sikkelerine, Orta Çağ mücevherlerinden pişmiş toprak kaplara kadar her biri, yasadışı yollarla evlerinden koparıldı. Kültür varlığı kaçakçılığı, dünya mirasına karşı işlenmiş ciddi bir suçtur. Bu eserlerin iadesiyle geçmişte yapılan yanlışları düzeltme yolunda önemli adımlar atıyoruz. Kültürel mirasın korunması için uluslararası iş birlikleri sayesinde bu nadide parçalar ait oldukları topraklara geri dönüyor. Bu eserlerin yurt dışına hiç çıkmaması, kaçak kazıya maruz kalmaması ise ilk hedefimiz ve çalışmalarımızı bu anlayışla çok yoğun sürdürüyoruz. Çünkü tek amaç var: Korumak ve bundan kaçış yok.”

Eserler, festival sonrası da Antalya’da

Eserler, festival bittikten sonra da Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sanatseverlerle buluşmaya devam edecek. Festival kapsamında 7 ilde ziyaretçiyle buluşan Kaçış Yok sergisinin Antalya ayağında görkemli eserler bulunuyor. Sergilenen eserler arasında; Boubon’un Kayıp Eserleri, Yorgun Herakles Heykeli, Herakles Lahti, Sütunlu Lahit parçaları gibi varlıklar da yerini aldı.

"Eserleri burada görünce gurur duydum"

Kaçış Yok sergisini ziyaret eden Ümmühan Akın, "Türk olarak, Türkiye’de yaşayan bir insan olarak, bize ait olan eserlerin yurdumuza dönmesini istiyoruz. Bütün eserlerimizi burada görmekten çok mutlu oldum ve gurur duydum. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çok teşekkür ederiz" diye konuştu.