Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO), AB Bilgi Merkezi etkinlikleri kapsamında, Güvenilir Ürün Platformu işbirliği ve AB Türkiye Delegasyonu destekleriyle Atatürk Konferans Salonu'nda gerçekleşen zirvede sektör temsilcileri ve üyeler bir araya getirildi.Panele, Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Derneği (ZİMİD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu, Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, AG Tohum Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Burak Gönen, Has Fide Tarım İşletme Müdürü Erdal Sarıtoprak katıldı.

F68WIpuWQAAi9Kz

Zirvenin açılış konuşmasını yapan Tarım ve Orman Bakanı Yardımcısı Ebubekir Gizligider, Antalya'nın tarımın, turizmin ve ticaretin merkezi konumunda olduğunu belirtti. Türkiye'de ürün kullanımına geçiş gerekliliğine dikkat çeken Gizligider, şunları söyledi:

"Geçen yıl portakal çok para kaybettiğinde herkesin portakal ağaçları dikti, ancak bu yıl portakalın değeri düştü. Ülkenin tüketim ve ihracat imkanı var. Rakip ülkelerle rekabetimiz de bellidir. 'Portakal çiftçileri isyanda, kamyonlar dolusu portakal çürüyor. Limon, domates, aynı hikaye' diyorlar Biz, Türkiye'de 85 milyon insanın ve 50 milyonun üzerinde turistin ihtiyaçlarını karşılıyoruz. gün en az 100 milyon kişiyi besliyoruz."

Gizligider, pandemi döneminde ve Almanya gibi yaygın boş rafların İngiltere'de bulunduğunu ve uzun kuyrukların oluştuğunu hatırlatarak, Türk çiftçilerinin bu dönemdeki seralarda ve yıllıklarda üretim yaparak çevresel olarak doyurucu olduğunu vurguladı.

Konya'da meydana gelen 600-700 civarında obruk sorununa dikkat çeken Gizligider, çalışmalarını şöyle sürdürdü:"Obruklar hakkında 'UFO'lar mı, uzaylılar mı yaptı?' Ancak sonuçta ki, mevcut olmayan bir yerde mısır gibi bitkiler yetişirse, 400-500 metreden sonra ekonomik olarak su düşererek 600-700 metreden su çekilirse devam ederse, bu obrukların neden uzaylılar değil, hepimiz endişeleniriz, bu obrukların bir. gün köyleri, apartmanları ve şehirleri yutma potansiyeline sahip olması, bir gün bizi tehdit etmesidir."

F68J8NhXUAAAmRs

Vali Hulusi Şahin ise şu ana kadar ucuz üretim için toprağın, suyun, havanın sömürüldüğünü, bunu önlemek için artık sürdürülebilir tarıma geçmek gerektiğini bildirdi.

EKİLEBİLİR ALANLAR AZALIYOR

Panelde konuşan ATSO Başkanı Ali Bahar “Türkiye geçmişten günümüze önemli bir tarım ülkesi olmuştur. Dünya tarım topraklarından yüzde 0,8 pay almasına rağmen, toplam küresel çıktının yüzde 1,29’undan fazlasını üreten Türkiye, gelişen teknolojiyi hem etkilemekte hem de ondan etkilenmektedir.  Bu nedenle tarım sektörü, diğer sektörlerle karşılaştırıldığında; şehrimiz, ülkemiz ve dünyamız açısından en fazla öneme sahip sektörlerden biridir.  Son derece önemli olmasının nedenlerini sizler biliyorsunuz ama ben yine de birkaç noktayı paylaşmak istiyorum. Dünya nüfusu her geçen gün artmaktadır ve bugün itibariyle 8 milyarı bulmuştur. 2050 yılında ise bugünki nüfusumuzun yüzde 30 artacağı ve 11,5 milyar insana ulaşacağı hesaplanmaktadır. Dünya üzerinde bugün itibariyle yaklaşık 13 milyar hektar kara alanı mevcuttur ve bu alanın sadece yüzde 10’u, ekilebilir özelliklere sahiptir. Bu ekilebilir alan ise, her yıl, insan ve çevresel faktörler nedeni ile maalesef azalmaktadır. Türkiye nüfusunun 2050 yılında 93.5 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. TÜİK 2021 verilerine göre Türkiye'de ekilen ve dikilen tarım alanı; çayır ve mera arazileriyle birlikte yaklaşık olarak toplam 38 milyon hektardır.  Dünyada ve ülkemizde bir taraftan tarım alanlarımız azalırken, diğer taraftan beslenecek nüfus artmaktadır. Bu hesaba göre; Ülkemizde 2050 yılında nüfus artışına bağlı olarak tarımsal üretimimizi, %70 arttırmamız gerekmektedir.  Ülkemizde son 15 yılda, verimli tarım arazilerinin imara açılarak inşaat sektörüne tahsis edilmesi, erozyonlar ve yine verimli tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesi gibi sebeplerle toplamda 3,16 milyon hektar tarım alanımızda azalma olmuştur.  Bu vesile ile bir gün önce Alanya’da, 2 gün önce Kaş’da yangın meydana geldi. Bakanlığımız tarafından yapılan açıklamaya göre; Alanya yangınında 190 hektarlık alan, Kaş yangınında 20 dönüm zirai arazi kül olmuştur. Yangınlardan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun” dedi.

F68QZnHWsAAIcjr

GENÇ NÜFUSUN TARIMDAKİ İSTİHDAM ORANI ÇOK DÜŞÜK

Tarım sektöründeki bir diğer sorununda nüfusun yaşlanması olduğunu vurgulayan Başkan Bahar “  AB’de, Tarımla uğraşanların üçte birinden fazlası, 65 yaşın üzerindedir. Ülkemiz, 58 yaş ortalaması ile tarımda yaşlı nüfusa sahip ülkeleri yakalamış durumdadır Hepimizin bildiği gibi, ülkemiz tarımında istihdam, 12 aya yayılamamaktadır. Bununla birlikte gelir düzeyi oldukça düşüktür Bu nedenler yüzünden genç nüfus, tarım sektörünü geçim kaynağı olarak görmemekte ve maalesef köyden kente göç ederek, genç nüfusun tarımdaki istihdam oranı çok düşük kalmaktadır. Herhangi bir mesleki yetkinliğe,beceriye sahip olmayan genç nüfusun, köyden kente göçüne bağlı olarak, kentte yaşayan işsizlik oranı da günden güne yükselmektedir” diye konuştu.

KURAKLIK KAPIMIZI ÇALACAK

İklim değişikliğine ve su sorunundan bahseden Ali Bahar kuraklığın er yada geç kapımızı çalacağını dile getirdi. Başkan Bahar “ İklim değişikliğine bağlı olarak ülkemizde son dönemde sel, kuraklık vb. pek çok felaket yaşanmıştır. Bu felaketler, tarım arazisi ve tarımsal üretim tedarik zincirini olumsuz etkilemiştir. Tabi daha da önemlisi can kayıplarımız olmuştur. Hepsine Allahtan Rahmet diliyoruz. Küresel salgın süreci ve hemen ardından ortaya çıkan Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle tarım sektörü, çok yönlü olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çeşitli sıkıntılar yaşamıştır. Başka önemli bir konu ise su sorunudur. Dünyada en çok su, tarımda kullanılmaktadır. Ülkemizde yıllık ortalama kullanılabilir su potansiyelimizin yaklaşık yüzde 70’ini, tarımda kullanıyoruz. Yeraltı sularının kullanımına bağlı olarak sınır komşumuz Konya da, tarım arazilerinde “obruk” lar oluşmuş, bu nedenle tarım arazilerinin kullanımında sıkıntılar meydana gelmiştir. Diğer bir nokta ise, yeraltı su kaynaklarının, tarım için kullanılan miktarının yüksekliği ve sulama yöntemlerinin yanlışlığı nedeniyle, kuraklığın er yada geç kapımızı çalacağı, çeşitli kurumlar tarafından sık sık ifade edilmekte, uyarılar yapılmaktadır.Yaşanan tüm bu sorunlar göstermiştir ki; Tarım sektörü, savunma sanayi kadar ülkemiz için büyük bir öneme sahiptir ve “milli” bir mesele olarak ele alınmalıdır.” Dedi.

Başkan Bahar sözlerine şu şekilde devam etti:

“Antalya 19.3 Milyar Türk Lirası Bitkisel üretim değeri ile Türkiye birincisidir. TÜİK verilerine göre Antalya, Türkiye örtü altı varlığının yüzde 38’ine sahiptir. 27 Cam seraların yüzde 79’u ve plastik seraların yüzde 50’si Antalya’da bulunmaktadır. Ülkemizde örtü altı domatesin yüzde 60’ı, biberin yüzde 63’ü şehrimizde üretilmektedir. Antalya, avokado üreWminde yüzde 58’lik ve mantar üreWminde yüzde 39’luk payla Türkiye’de ilk sırada yer almaktadır. Meyvecilikte Antalya’nın payına bakacak olursak; keçiboynuzu üretiminde yüzde 52, Muz üretiminde yüzde 38 ve portakal üretiminde yüzde 34 oranındadır. Türkiye’de, narın yüzde 25’i, yenidünyanın yüzde 21’i, Antalya’mızda üretilmektedir.  Şehrimizin tarımsal üretimi sadece, tahıl, sebze ve meyveden oluşmamaktadır. Bitkisel üretimin yanı sıra hayvancılık, ormancılık ve balıkçılık alanlarını da kapsamaktadır. Ayrıca, Antalya iç piyasa için yapbğı üretimin yanında, dış piyasa içinde üretim ve ihracat yaparak ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Bölgemizden gerçekleşen 7 aylık ihracat rakamlarına bakıldığında, yaş meyve sebze sektörü en fazla ihracat yapan sektör olmuştur. Sektörün ihracab 540 milyon dolar gerçekleşme rakamı ile, yarım milyar doları aşmıştır.”

TÜRKİYE’DE KÖKLÜ TARIM REFORMU YAPILMALI

“Bildiğiniz üzere, Orta Vadeli Program geçtiğimiz günlerde açıklandı. Genel olarak OVP’nin hazırlanma tarzından ve kamuoyu ile paylaşılma şeklinden son derece memnunuz. Belki de ilk defa OVP çalışması bu kadar kapsamlı bir şekilde yürütüldü. Her sektörün temsilcilerinden, STK’lardan bilgi ve önerileri alındı. Bu OVP’nin sahiplenilmesi adına güçlü bir göstergeydi. Belirlenen 7 öncelikli yapısal alan olan: “Büyüme ve Ticaret, Beşeri Sermaye ve İstihdam, Fiyat İstikrarı ve Finansal istikrar, Kamu Maliyesi, Afet Yönetimi, Yeşil ve Dijital Dönüşüm, İş ve yatırım Ortamı” konularında vizyoner ve inovatif bir anlayış görüyoruz. Sanayi üretiminin teknolojik alt yapısının güçlendirilmesi, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularının, bizler için çok önemli olduğunu biliyoruz ve bunu önemsiyoruz. Bununla birlikte biz, güzel ülkemizde, köklü bir tarım reformu yapılması ve sağlam bir gıda politikası uygulanması gerektiğini de düşünüyoruz. Açıklanan OVP’de bu konuda önemli çalışmalar yapılacağı ifade ediliyor. Örneğin; Nitelikli Sera OSB’lerinin açılacağı maddesi, tarımla ilgili hedeflerden en dikkat çekeni oldu. Bu hedefleri çok doğru buluyoruz. 21. yüzyılda tarımın en önemli girdisi arbk sadece arazi değildir. Gelişmiş̧ ülkelerin, topraksız alanda bitki için optimum yetiştirme standartları sağlayarak, klasik tarıma göre, çok daha verimli sonuçlar aldığını görüyoruz. Nihayetinde ülkemizin geleceği için tarım ve gıda üretiminin, en stratejik konulardan biri olduğunu biliyoruz ve bu hedefler için çalışmaya, taşın altına elimizi koymaya hazırız”

HABER MERKEZİ