Öğrenci Veli Derneği (VELİ-DER) Antalya Şubesi Tülin Koç, yaptığı açıklamada, eğitimde yaşanan sorunların ülkemiz tarihinde görülmemiş boyutlara ulaştığını kaydetti.
Çocukların açlıkla ve yoksullukla baş başa bırakıldığını ifade eden Koç, “Ücretsiz okul yemeğinin yalnızca okul öncesi eğitim ve taşımalı eğitimden yararlanan öğrencilerin devam ettiği pansiyonlu okullarda dağıtılacağı açıklaması çocukların yaşadığı gıdaya ulaşım sorununda bir algı yaratmanın ötesine geçmemekte ve yaşanılan beslenme sorununa çözüm olmaktan son derece uzaktır. Yoksulluğun, zamların artışı ile beraber en az iki çocuğumuzdan biri açlığı, yoksulluğu yaşıyor. Okullarda yetersiz ve dengesiz beslenme sorunu kadar önemli bir sorun olan sağlıklı içme suyuna erişimdir. Tüm okullarda, üniversitelerde tüm öğrenciler için ücretsiz yemek ücretsiz sağlıklı içme suyu uygulaması başlatılmalıdır. Açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan tüm çocuklara her ay düzenli maddi eğitim desteği verilmelidir” dedi.
HEM OKUYORLAR HEM ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYORLAR
MEB’in TBMM’de açıkladığı verilere göre; ilkokulda 11 bin 654 öğrenci, ortaokulda 28 bin 421 öğrenci, lisede ise 240 bin 668 öğrencinin örgün eğitim dışına çıktığını hatırlatan Koç, “Asıl gerçek ise çok daha vahimdir. Yoksulluğun derinleştiği her gün kitlesel okul terki yaşanmaktadır. Açık öğretim ortaokul ve liselerindeki öğrenci sayısı 1 milyon 738 bin 198 ile zirveye ulaştı. Mesleki Eğitim Merkezlerine yönlendirilen ilköğretim okulu mezunu öğrenciler, çocuk işçi denecek yaşta haftada bir gün okul diğer günler işyerinde çalışarak fiilen örgün eğitim dışına çıkmış olup sayıları bir yıl içinde 1 milyon 405 bine ulaşmıştır. MESEM uygulamasına ve özel meslek liselerine verilen teşvike son verilmeli, kamu kaynaklarından ayrılan bu bütçe açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan ailelerin çocuklarına eğitim desteği/bursu olarak verilmelidir” diye konuştu.
YIKILAN OKULLAR YAPILMALI
2022’de MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranının yüzde 10,79 iken, 2023 bütçesi mali bütçe kanun teklifi ile bu oranın yüzde 9,64’e gerilediğini vurgulayan Koç, şöyle konuştu: “Bütçedeki bu rakamlar ne olanakların daralması, ne de seçeneksizliktir, bir tercihtir. Ve bu tercih çocuklarımızın kamusal eğitim hakkından yana değildir. 10 büyük şehrimizde yıkılıp yapılmayan okul sayısı 234 tür. Bu okulların ihaleleri ödenek yokluğu gerekçesiyle iptal edilmiştir; ancak diğer taraftan MESEM’lerde ve özel meslek lisesi sahiplerine teşvik adı altında milyonlarca lira, Maarif Vakfı’na ise 2023 yılında 3,5 milyar TL kaynak öngörüldüğü MEB Denklik Yönetmeliği’nde yer alan değişiklikle açıklanmıştır. Okullarda depremle ilgili önlemler bir an önce alınmalı, deprem riski nedeniyle yıkım kararı verilen okullarda güçlendirme değil yıkım kararı uygulanmalıdır. Yıkılan okullar yeniden yapılmalıdır.”
KİMSESİZ ÇOCUKLAR CEMAATLERE TESLİM EDİLDİ
Depremin yaşandığı ilk saatlerde enkazlardan yaşamların kurtarılmaya çalışıldığı dakikalarda dahi MEB’in gündeminin sınavlar olduğunu iddia eden Koç, “Salgında, depremde çocukların yaşamları, acıları pahasına sınavlardan vazgeçilmedi. Sınavlar iptal edilmedi. Evi yıkılan, hasarlı olan, barınma sorunu ve deprem travması yaşayan yüzlerce eğitim emekçisi varken deprem bölgesindeki eğitim emekçilerine koşulsuz tayin hakkı deprem bölgesinde kalan tüm eğitim emekçilerine idari izin hakkı verilmesi, acilen öğretmen atamalarının yapılması tartışılmaz atılacak ilk adımlar olmasına rağmen öğrencilerin acıları, kayıpları nasıl görünmez kılındıysa eğitim emekçilerinin yaşadığı yıkımlar da görünmez kılındı. Okulların deprem güvenliğine ilişkin çalışma yapılmadan öğretmenler, öğrenciler okullara çağrıldı. Artçı sarsıntıların yaşanmaya devam ettiği koşullarda dahi öğretmenler ve öğrencilerin yaşam hakları, kaygıları yok sayıldı. Deprem bölgesinde kimsesiz kalan çocuklar onlarca örneğini yaşadığımız gibi cemaatlere teslim edildi” dedi.
EĞİTİM ÜCRETSİZ SAĞLANMALI
Zorunlu imam hatipleştirme, müfredat değişimi, okullaşma politikası, sınav sistemi değişiklikleri, tarikatlarla eğitimde yapılan protokol VE iş birlikleri ile laik eğitimin tamamen ortadan kaldırıldığının altını çizen Koç, şöyle devam etti: “Son Milli Eğitim Şurası sonrası alınan kararla okul öncesi din eğitimi 4-6 yaş Kuran kurslarının yaygınlaştırılmasıyla 4 yaşa düşürülmüştür. Okul öncesi eğitim kamu okullarında zorunlu ve tamamen ücretsiz değilken, 4-6 yaş Kuran kurslarında ücret alınmamakta, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan protokol ile de 5 yıl geçerli olmak kaydıyla her çocuk için ailelere 150 TL verilerek bu kurumlar fiilen zorunlu hale getirilmektedir. 4-6 yaş arası çocuklarımız bilişsel, psikolojik gelişimi açısından soyut bilgiyi öğrenme döneminde olmadığı koşullarda bu sürecin uygulanması yaşamlarında telafisi olmayan sonuçlara yol açacaktır. Açıklanan raporlar ayrıca okul öncesi dini eğitim veren kişilerin okul öncesi eğitim almayan kişilerden oluşmaması ve toplum temelli kurumlar adıyla açılan yerlerin çocuklarımızın güvenliği açısından eğitim kurumu niteliğini taşımamasından kaynaklı yaşanılan sorunlara da dikkat çekmektedir.”
ÇEDES İPTAL EDİLMELİ
Protokoller ve iş birlikleri adı altında tüm eğitim kurumlarının ‘iş gücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılama’ ifadesiyle sermayenin ve cemaatlerin, tarikatların ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuşatması altına girdiğini iddia eden Koç, şu ifadeleri kullandı: “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) protokolü ise bugüne kadar imzalanan protokollerin daha da ötesine geçerek hem öğretmenlik mesleğini hem de öğrencilerin laik, bilimsel eğitim hakkını hedef alan ve Diyanet’in, dini yapıların eğitim kuşatmasını kalıcı ve sürekli hale getiren bir protokol. 7 Protokolle imam, vaiz, vaize adıyla din görevlilerinin ve rol model olabilecek vasıftaki gönüllü öğrencilerin, öğrencilere ‘Değerler Eğitimi’ vermesinin önü açılıyor. Okullarımızın, eğitimin dini yapılara teslim edilmesinin en ağır sonuçlarını yaşamamıza rağmen aynı uygulamalara devam edilmektedir. Çocuklarımızın kurslara, okul dışındaki mekanlar da katılımının önünü açan madde de çocuklarımızın kimlere, hangi yapılara teslim edileceği noktasında geçmişte yurt, vakıf, dernek vb isim altında çocuklara yaşatılmış istismarı bilen veliler olarak kaygılarımızı daha da artırmaktadır. Akdeniz Üniversitesi kampüsü KYK yurdunda manevi danışmanlık uygulamasının başlaması sonrasında art arda 3 intihar vakası yaşanmıştır. İntihar vakalarından sonra manevi danışmanlık uygulaması kaldırılmış aradan geçen 7 ay sonrasında ise tekrar başlatılmıştır. Söz konusu olan çocuklarımızın eğitim hakkı, yaşamları ve geleceğidir. ÇEDES ve tüm protokoller iptal edilmelidir.”
ÇOCUKLAR OKULSUZ VE ÖĞRETMENSİZ KALDI
VELİ-DER Antalya Şubesi Tülin Koç, açıklamasının sonunda, 2002-2022 döneminde 19 bin 708 köy okulunun kapatıldığını kaydetti. Koç, sözlerini şöyle tamamladı: “Eğitime erişim en temel hak olmasına rağmen köylerde yaşayan çocuklarımız okulsuz, öğretmensiz bırakıldı. Taşımalı eğitime mecbur bırakıldı. Çocuklarımızın eğitim hakkı, öğretmenlerin mesleki hakları için bir an önce en az 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır. Çocuklarımızın okullara aç gitmediği, yoksulluktan kaynaklı okullarını terk etmek zorunda bırakılmadığı, çocuk yaşta işçileştirilmediği, deprem riski nedeniyle yaşamlarına ilişkin kaygı taşımadığı, okulsuz, öğretmensiz kalmadığı, okulların cemaatlerce kuşatılmadığı, laik, kamusal eğitim hakları için mücadele etmeye devam edeceğiz.” HABER MERKEZİ