DENETİMLER NE YAZIK Kİ YETERSİZ

İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan, yapılarda deprem performans analizlerinin, 2007 yılında yürürlüğe giren "Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik” (DBYBHY 2007) ile daha belirgin bir şekilde ülke gündeminde yer almaya başladığını kaydetti ve Yüz Yüze Gazetesi’ne önemli açıklamalarda bulundu. Bu yönetmeliğin binaların deprem yüklerine karşı performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi konularını detaylandırarak ele aldığını hatırlatan Akdoğan, “Özellikle 2007 yılından sonra yaygınlaşan ve genel çerçevesi ve kriterleri net bir şekilde uygulanmaya başlayan yapılarda deprem performans analizleri, maalesef denetim konusunda istenilen noktanın çok uzağında” diye konuştu.

YASAL ZORUNLULUK YOK

Deprem performans analizlerinin yaptırılması noktasında herhangi bir zorunluluk bulunmadığının altını çizen Akdoğan, “Yasal zorunluluk sadece kamu binalarında, özel eğitim ve sağlık yapılarında aranıyor. Ancak bu yapılarda yeterli denetim olmadığı için birçok yapı deprem performans hedefini sağlamadığı halde güvenli yapı raporu alıyor. Milli Eğitim İl Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırılan özel okullar için hazırlanan deprem performans raporlarında güvenli olmayan yapılara sağlam raporu veriliyor. 2019 yılına kadar ruhsat almış okullarda deprem performans analizleri yönetmelik hükümlerine göre yapılmayıp denetlenmemişse; bu okullarda eğitim gören çocuklarımızın ciddi bir tehdit altında olduklarını söyleyebiliriz” dedi.   

Whatsapp Image 2024 09 05 At 13.01.36

Başkan Soner Akdoğan, deprem bölgesine yaptıkları ziyarette ciddi anlamda zarar gören okulların fotoğraflarını çekerek, ilgili kurum ve kuruluşlara bunları gönderdiklerini söyledi.

Otizmli bireyler  unutulmamalı Otizmli bireyler unutulmamalı

İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan, yapılarda deprem performans analizlerinin, 2007 yılında yürürlüğe giren "Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik” (DBYBHY 2007) ile daha belirgin bir şekilde ülke gündeminde yer almaya başladığını kaydetti ve Yüz Yüze Gazetesi’ne önemli açıklamalarda bulundu. Bu yönetmeliğin binaların deprem yüklerine karşı performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi konularını detaylandırarak ele aldığını hatırlatan Akdoğan, “Yönetmelikte yer alan performans değerlendirme yöntemleri, binaların deprem sırasında göstereceği davranışların tahmin edilmesi ve bu davranışlara göre gerekli önlemlerin alınmasını hedefledi. Daha sonra, 2018 yılında yürürlüğe giren ‘Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ (TBDY 2018) ile performans analizi süreçleri daha da detaylandırıldı ve modern mühendislik yaklaşımlarıyla güncellendi. Bu yeni yönetmelik, mevcut binaların deprem performanslarının değerlendirilmesi için daha kapsamlı ve çeşitli yöntemler sunarak, performans analizi kavramını mühendislik pratiğinde daha yaygın hale getirdi. Özellikle 2007 yılından sonra yaygınlaşan ve genel çerçevesi ve kriterleri net bir şekilde uygulanmaya başlayan yapılarda deprem performans analizleri, maalesef denetim konusunda istenilen noktanın çok uzağında” dedi.

YASAL ZORUNLULUK YOK

 Vatandaşlarda deprem bilincinin bir türlü oluşmadığını ve yasal olarak yapıların deprem performans analizlerini yaptırılmaları noktasında herhangi bir zorunluluk bulunmadığının altını çizen Akdoğan, “Yasal zorunluluk sadece kamu binalarında, özel eğitim ve sağlık yapılarında aranmaktadır. Ancak bu yapılarda yeterli denetim olmadığı için birçok yapı deprem performans hedefini sağlamadığı halde güvenli yapı raporu almaktadır. Özellikle Milli Eğitim İl Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırılan özel okullar için hazırlanan deprem performans raporlarında güvenli olmayan yapılara sağlam raporu verilmektedir. 2011 yılından itibaren özel okul sayılarında ciddi bir artış yaşandı. Eğitim kurumları özellikli yapılar olduğu için bu yapıların deprem güvenliğini sağlamaları esastır. Ancak özellikle 2011/2019 yılları arasında ruhsat alan yapılarda yönetmeliklerin gerektirdiği şekilde deprem performans raporu düzenlenmedi. Bu yapıların birçoğu gözlemsel olarak yapılmış tek bir sayfalık raporlarla ruhsatlandırıldı. Bu raporlarda yapının yapım yılı, gözlemsel olarak herhangi bir çatlak bulunup bulunmadığı gibi basit veriler bulunmaktadır” diye konuştu.

İNŞAAT MÜHENDİSİ DENETLEMELİ

“Bir eğitim kurumunun gerçek anlamda deprem performans analizinin yapılabilmesi için; zemin, laboratuvar çalışmalarının yapılması, yapının projesinin kontrol edilmesi varsa farklılıklar tespit edilip projesine işlenmesi ve 3 boyutlu olarak modellenip deprem kuvvetleri altında analiz edilmesi gerekmektedir” diyen Başkan Akdoğan, şöyle devam etti: “Bu işlemler yetkinliği olan inşaat mühendislerince yapılmalı ve yine yetkinliği olan inşaat mühendislerince denetlenmelidir. 2019 yılına kadar ruhsat almış okullarda deprem performans analizleri yönetmelik hükümlerine göre yapılmayıp denetlenmemişse; bu okullarda eğitim gören çocuklarımızın ciddi bir tehdit altında olduklarını söyleyebiliriz. Özel okul sayılarının artmasıyla birçok iş yeri ya da konut olarak hizmet veren yapının okula çevrildiğini gördük. Ancak bu yapılar projelendirilirken bina önem katsayıları 1.0 olarak alınmaktadır. Okul ve benzeri eğitim kurumlarında bina önem katsayısı 1.5 olarak alınmaktadır.”

MESLEKTAŞIM İMZA ATMAK ZORUNDA KALMAMALI

“Bir yapı konuttan ve iş yerinden okula dönüştürülüyorsa ciddi bir mühendislik hizmeti alarak incelenmelidir. Bir yapının bina önem katsayısının yüksek olması, daha yüksek deprem dayanımı gerektiren tasarım kriterlerine tabi olması anlamına gelir. Yani bina önem katsayısı depolarda 0.8, konutlarda 1.0 iken okullarda bu sayı 1.5’tir. Bugün deprem performans analizi kontrollerinin kontrollerini yapan kurumların birçoğunda bu konuda uzmanlaşmış teknik insan kadrosu bulanmamaktadır. Bu denetimleri üniversiteler ya da İnşaat Mühendisleri Odası’nca yapılmalıdır. Kamu kurumlarında çalışan meslektaşlarımıza bu raporlar onaylatılarak onlara sorumluluk yüklenmektedir. Hiçbir meslektaşım uzmanlık alanında yer almayan bir konuda imza atmak zorunda kalmamalıdır.”

İNSAN AKLIYLA ALAY EDİYORLAR!

İMO Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan, açıklamasının sonunda 2019 yılından sonra yapılan deprem performans raporları için saha çalışmalarında akla yatmayan sonuçların geldiğini gördüklerini ifade etti. Akdoğan, şu uyarılarda bulundu: “70’li, 80’li, 90’lı yıllarda projelendirilmiş yapılarda beton sınırları BS (Beton sınıfı) 14, BS16 gibi değerler kullanılmıştır. Bu tarihlerde BS 14 beton sınıfıyla inşa edilmiş yapı günümüzde eğitim kurumuna dönüştürülüyor ve yapıdan karotlar alınıyor. Beton sınıfı C20, C25, C30 geliyor. Bu tek tük yapılarda olabilir ancak yapıların birçoğunda bu durum söz konusuysa burada şüphe uyanması gerekmektedir. Bu karot sonucu detaylı bir şekilde incelenmelidir. Beton sınıfı C14 (BS14) olarak inşa edilmiş bir yapıda C25, ZC30 sonuçların gelmesi insan aklıyla alay etmektir. Bizler kamunun bize ihtiyacının olduğu her noktada iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu defalarca belirttik. Bu çağrılarımıza 6 Şubat depremlerinden sonra birçok belediye kulak verdi. Ancak bu iş birliklerinin ben yeterli olduğunu düşünmüyorum. 6 Şubat Depremleri bizlere bilim ve tekniğinin sesine kulak vermenin bir gereklilik değil zorunluluk olduğunu bizlere bir kez daha göstermiştir. Karar vericilerin ön yargıları, ben bilirim egolarını bir tarafa bırakıp bu sese kulak vermeleri gerekmektedir.” 

HABER MERKEZİ

Editör: Büşra Sevilen